Merhaba sevgili öğrenciler! Bugün sizlerle Kurtuluş Savaşı’nda yaşanan cepheleri ve imzalanan önemli antlaşmaları birlikte inceleyeceğiz. Bu destansı mücadele, milletimizin bağımsızlığını kazanmasında hayati bir rol oynamıştır. Hazırsanız, cepheleri ve antlaşmaları yakından tanımaya başlayalım!
Fen liseleri taban puanları ve yüzdelik dilimleri için sayfamızı takip ediniz.
Kurtuluş Savaşı’nda Cepheler ve Antlaşmalar
Kurtuluş Savaşı, yurdumuzun dört bir yanında işgal güçlerine karşı verilen onurlu bir mücadeledir. Bu mücadele, farklı bölgelerde açılan cephelerde ve bu cephelerin sonunda imzalanan antlaşmalarla şekillenmiştir.
Cepheler
Kurtuluş Savaşı’nda etkin olan üç ana cephe bulunmaktadır:
- Doğu Cephesi
- Güney Cephesi
- Batı Cephesi
Şimdi bu cephelerde neler yaşandığına daha yakından bakalım:
Doğu Cephesi
Doğu Cephesi’nin temelinde, I. Dünya Savaşı sırasında Rusların kışkırtmasıyla Türk köylerine saldıran Ermenilerin faaliyetlerine son verme amacı yatmaktadır. Osmanlı Devleti bu amaçla Tehcir Kanunu‘nu çıkarmıştı. Ancak Sevr Antlaşması öncesinde Ermeni saldırıları yeniden artınca, TBMM Ermenilere karşı harekete geçme kararı almıştır.
Doğu Cephesi Komutanı Kazım Karabekir komutasındaki Türk ordusu, 28 Eylül 1920’de başlattığı harekatla kısa sürede önemli başarılar elde etmiştir:
- 29 Eylül 1920: Sarıkamış kurtarıldı.
- 30 Ekim 1920: Kars kurtarıldı.
- 7 Kasım 1920: Batum kurtarıldı.
Türk ordusunun Gümrü’ye kadar ilerlemesi üzerine, daha fazla dayanamayacağını anlayan Ermeniler barış istemek zorunda kalmıştır. Kazım Karabekir’in şartlarını kabul eden Ermeni kuvvetleri Gümrü’yü boşaltmıştır. Ancak TBMM’nin verdiği notaya karşı çıkan Ermenilerle çatışmalar yeniden başlamış, Türk ordusu karşısında tutunamayan Ermeniler tekrar barış istemiş ve Gümrü Antlaşması imzalanmıştır.
Güney Cephesi
Güney Cephesi’nde ise durum biraz farklıydı. Burada Fransa ve onların desteklediği Ermenilere karşı, halkımız kendi imkanlarıyla mücadele etmiştir. Bu direnişte Kuvay-ı Milliye güçleri önemli bir rol oynamıştır.
İtalyanlar ise, Ege Bölgesi’nin Yunanlılara verilmesinden rahatsız oldukları için Kuvay-ı Milliye’ye destek vermişlerdir. İtalyanlara karşı herhangi bir direniş olmamış ve bu nedenle Güney Cephesi’nde İtalyanlarla bir çatışma yaşanmamıştır.
Güney Cephesi’nde önemli gelişmeler yaşanmış ve Urfa ile Maraş, TBMM açılmadan önce kahraman halkımız tarafından kurtarılmıştır. Bu cephedeki mücadele, Batı Cephesi’nde kazanılan Sakarya Savaşı‘nın ardından Fransa ile imzalanan Ankara Antlaşması (20 Ekim 1921) ile kapanmıştır.
Unutmamalıyız ki, Hatay, Misak-ı Milli sınırları dışında kalmıştır. Güney sınırımızın kesin olarak çizilmesi ise ancak 1939’da Hatay’ın anavatana katılması ile mümkün olmuştur.
Batı Cephesi
Batı Cephesi, Milli Mücadele’nin en yoğun ve sıcak çatışmalarının yaşandığı cephedir. Bu cephedeki savaşlar, İzmir’in 15 Mayıs 1919’da Yunanlılar tarafından işgal edilmesiyle başlamıştır. TBMM’nin kurduğu düzenli orduların ilk mücadele ettiği cephe burasıdır.
İlk başlarda Ayvalık-Edremit hattında Yunan kuvvetlerinin başlattığı saldırıları Kuvay-ı Milliye birlikleri durdurmakta zorlanmış ve Yunanlılar önemli noktaları işgal ederek hızla ilerlemişlerdir. Ancak düzenli ordunun kurulmasıyla birlikte bu durum değişmeye başlamıştır.
- İnönü Savaşı: Yunanlılar bu savaşı kazanarak şu amaçlarına ulaşmak istemişlerdir:
- Sevr Antlaşması’nı TBMM’ye kabul ettirmek.
- Eskişehir’i alıp Ankara’ya ulaşarak Milli Mücadele’yi sona erdirmek.
- Güçlerini göstererek İtilaf Devletleri’nden daha fazla yardım almak.
- Çerkez Ethem’in isyanından faydalanmak.
Ancak Yunan ordusu, İnönü mevkiinde mağlup olarak geri çekilmek zorunda kalmıştır. Bu zaferin hemen ardından Çerkez Ethem’in isyanı da bastırılmış ve kendisi Yunanlılara sığınmıştır.
- İnönü Savaşı’nın Sonuçları:
- TBMM’nin kurduğu düzenli ordunun ilk zaferidir.
- Düzenli ordu çalışmaları tamamlanmış, milli birlik ve bütünlük sağlanmıştır.
- Halkın TBMM’ye ve düzenli orduya olan güveni artmıştır.
- Teşkilat-ı Esasiye (20 Ocak 1921) kabul edilmiştir. Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ilan ettiği ilk anayasadır.
- Londra Konferansı (23 Şubat – 12 Mart 1921) toplanmıştır.
- İstiklal Marşı (12 Mart 1921) kabul edilmiştir.
- Afganistan ile Dostluk Antlaşması (1 Mart 1921) imzalanmıştır.
- Ruslar’la Moskova Antlaşması (16 Mart 1921) imzalanmıştır.
- İsmet Bey generalliğe yükselmiştir.
- İstiklal Mahkemeleri kaldırılmıştır.
Londra Konferansı: I. İnönü Savaşı’nın kazanılması üzerine İngilizler, TBMM’nin varlığını kabul etmek zorunda kalmışlardır. İtilaf Devletleri, İstanbul Hükümeti’ni Londra Konferansı’na davet etmişler ve İstanbul Hükümeti’nin göndereceği delegeler arasında Mustafa Kemal’in veya onun yetki verdiği birinin de yer almasını istemişlerdir. Bu durum, İtilaf Devletleri’nin TBMM Hükümeti’ni henüz tam olarak tanımadıklarını göstermektedir.
Londra Konferansı’nın Sonuçları:
- İtilaf Devletleri, TBMM Hükümeti’ni konferansa çağırarak onun varlığını hukuken tanımışlardır.
- Sevr Barış Antlaşması’nın bazı maddeleri tartışmaya açılmıştır.
- TBMM Hükümeti, bu konferanstan büyük bir beklenti içinde olmamasına rağmen katılarak, “Türkler barış görüşmelerine yanaşmıyor, savaşı uzatıyorlar” şeklindeki propagandanın önüne geçmiştir.
- Londra Konferansı’nın başarısızlıkla sonuçlanması üzerine Anadolu’da Yunan saldırısı yeniden başlamış ve bu durum II. İnönü Savaşı‘na neden olmuştur.
- Londra Konferansı sonrasında TBMM temsilcisi Fransa, İngiltere ve İtalya ile ikili antlaşmalar yapmış ancak bu antlaşmalar TBMM tarafından onaylanmadığı için yürürlüğe girmemiştir.
İstiklal Marşı’nın Kabulü: TBMM’nin düzenlediği ödüllü yarışmaya katılan Mehmet Akif Ersoy, “Kahraman Ordumuza” ithaf ettiği şiiriyle birinci olmuş ve bu şiir, İstiklal Marşı olarak kabul edilmiştir.
Antlaşmalar
Kurtuluş Savaşı sürecinde ve sonrasında birçok önemli antlaşma imzalanmıştır. Bu antlaşmalar, savaşın seyrini ve Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğini derinden etkilemiştir. Şimdi bu antlaşmalara göz atalım:
- Sevr Antlaşması
- Gümrü Antlaşması
- Batum Antlaşması
- Türk-Afgan Dostluk Antlaşması
- Moskova Dostluk ve Kardeşlik Antlaşması
- Kars Antlaşması
- Ankara Antlaşması
- Mudanya Ateşkes Görüşmeleri ve Antlaşması
- Lozan Antlaşması
Gelin bu antlaşmaların içeriklerini ve önemlerini inceleyelim:
Sevr Antlaşması
İtalya’nın San Remo kentinde yapılan konferansta hazırlanan Sevr Antlaşması, Osmanlı Devleti’ne dayatılan ağır koşullar içeren bir antlaşmadır. 433 maddeden oluşan bu antlaşmayı Osmanlı yöneticileri ilk başta kabul etmemiştir. Bunun üzerine İngiltere’nin emriyle Yunanlılar, Sevr’in kabul edilmesi için “Milne Hattı”nı geçerek Bursa ve Uşak’ı işgal etmişlerdir. Bu gelişmeler üzerine toplanan Saltanat Şurası antlaşmayı onaylamak zorunda kalmıştır. Antlaşmayı imzalamak için Reşat Halis, Bağdatlı Hadi Paşa ve Rıza Tevfik beyler Fransa yakınlarındaki Sevres kasabasına gitmişlerdir. Sevr Antlaşması, Osmanlı Devleti’nin imzaladığı son antlaşmadır ve ileride yerini Lozan Barış Antlaşması’na bırakacaktır.
Sevr Antlaşması’nın Bazı Maddeleri:
- Sınırlar: Edirne ve Kırklareli dahil olmak üzere Trakya’nın büyük bölümü Yunanistan’a, Güneydoğu Anadolu’nun önemli bir kısmı Suriye’ye bırakılacak, İstanbul Osmanlı Devleti’nin başkenti olarak kalacaktı.
- Boğazlar: İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile Marmara Denizi silahtan arındırılacak, uluslararası bir komisyon tarafından yönetilecek ve savaş zamanında bile tüm devletlerin gemilerine açık olacaktı.
- Kürt Bölgesi: Fırat’ın doğusunda İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcilerinden oluşan bir komisyon tarafından yerel bir yönetim kurulacak ve bir yıl sonra Kürtler isterse bağımsızlık için başvurabilecekti.
- İzmir: Yaklaşık beş yıl süreyle Osmanlı egemenliği altında kalacak ancak yönetimi Yunanistan’a bırakılacak, bu sürenin sonunda halk oylamasıyla geleceği belirlenecekti.
- Ermenistan: Osmanlı, Ermenistan Cumhuriyeti’ni tanıyacak ve Türk-Ermeni sınırını ABD Başkanı belirleyecekti (Başkan Wilson, Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis’i Ermenistan’a vermiştir).
- Arap Ülkeleri ve Adalar: Osmanlı, kaybettiği Arap ülkeleri, Kıbrıs ve Ege Adaları üzerinde hiçbir hak iddia etmeyecekti.
- Azınlık Hakları: Tüm vatandaşlara eşit haklar verilecek, tehcir edilen gayrimüslimlerin malları iade edilecek, azınlıklar her seviyede okul ve dini kurumlar kurmakta serbest olacaktı.
- Askeri Konular: Osmanlı ordusu 15.000’i jandarma olmak üzere 55.000 personelle sınırlandırılacak, donanma tasfiye edilecek, askere alım gönüllü olacak ve ordu Müttefik Kontrol Komisyonu tarafından denetlenecekti.
- Kapitülasyonlar: 1914’te tek taraflı olarak kaldırılan kapitülasyonlar yeniden yürürlüğe girecekti.
- Borçlar: Osmanlı maliyesi, müttefiklerarası mali komisyonun denetimine alınacaktı.
Sevr Antlaşması, Türk milleti tarafından asla kabul edilmemiş ve Kurtuluş Savaşı’nın temel nedenlerinden biri olmuştur.
Gümrü Antlaşması
Doğu Cephesi’nde kazanılan zaferin ardından Ermenistan ile imzalanan Gümrü Antlaşması’nın önemli maddeleri şunlardır:
- Çıldır Gölü ve Aras Nehri sınır kabul edilecektir.
- Ermeniler, Sevr Antlaşması’ndaki isteklerinden vazgeçecek ve Misak-ı Milli’yi tanıyacaklardır.
- 1915 Tehcir Kanunu ile göç ettirilen Ermenilerden suça karışmamış olanlar Anadolu’ya geri dönebilecektir.
Gümrü Antlaşması’nın Önemi:
- TBMM’nin uluslararası alanda imzaladığı ilk antlaşmadır. Bu, TBMM’nin uluslararası alanda tanınmaya başlaması açısından büyük önem taşır.
- İlk defa bir antlaşma metninde “Türkiye” ifadesi kullanılmıştır. Bu, yeni Türk devletinin kimliğinin uluslararası belgelerde yer alması demektir.
Batum Antlaşması
Ermenilerin Gümrü Antlaşması ile bölgeden çekilmesi ve Posof Harekatı’nın ardından, 23 Şubat 1921 tarihinde Gürcistan ile Batum Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma ile Ardahan, Artvin ve Batum Gürcistan’a bırakılmıştır.
Türk-Afgan Dostluk Antlaşması
Moskova’da Ruslarla görüşmeler sürerken, Afganistan ile bir dostluk antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma ile iki ülke birbirini tanımış ve yardımlaşma sözü vermiştir.
Not: Afganistan, TBMM’yi tanıyan ilk Müslüman Asya devletidir. Bu, Türkiye’nin İslam dünyasındaki itibarını göstermesi açısından önemlidir.
Moskova Dostluk ve Kardeşlik Antlaşması
- İnönü Savaşı’nda kazanılan zafer, TBMM temsilcisinin Londra Konferansı’na çağrılması ve Rusya’nın TBMM ile İtilaf Devletleri’nin yakınlaşmasından endişe etmesi, Moskova Antlaşması’nın imzalanmasına zemin hazırlamıştır (16 Mart 1921).
Moskova Antlaşması’yla:
- İlk defa büyük bir devlet TBMM’yi tanımıştır. Bu, TBMM’nin uluslararası alandaki meşruiyetini artırmıştır.
- Sovyet Rusya, Misak-ı Milli’yi tanıyan ilk Avrupa devleti olmuştur. Bu, Türk Kurtuluş Savaşı’nın hedeflerinin bir büyük güç tarafından kabul edilmesi anlamına gelir.
- Sovyet Rusya, Sevr Antlaşması’nı tanımadığını ilan etmiştir. Bu, Türkiye’nin Sevr’e karşı mücadelesine önemli bir destek olmuştur.
- Her iki devlet de kendilerinden önceki döneme ait antlaşmaların geçersiz olduğunu bildirmiştir.
- Batum Gürcistan’a, dolayısıyla Sovyet Rusya’ya bırakılmıştır. Buna karşılık Sovyetler, Kars ve çevresinin yeni Türk Devleti’ne ait olduğunu kabul etmişlerdir. Batum’un Gürcistan’a bırakılması, dönemin olağanüstü şartlarından dolayı Misak-ı Milli sınırlarından verilen ilk tavizdir.
Kars Antlaşması
- İnönü Muharebesi sonrasında Sovyet Rusya ile Moskova Antlaşması imzalanmış ancak bazı konularda tam bir çözüm sağlanamamıştı. Sakarya Muharebesi’nin kazanılması, bu sorunların çözülmesinde etkili olmuş ve TBMM ile Kafkas cumhuriyetleri (Ermenistan, Gürcistan, Azerbaycan) arasında Kars Antlaşması imzalanmıştır. Sovyet Rusya’nın bu antlaşmanın imzalanmasında rol oynamasının temelinde, kendi kontrolündeki topluluklar üzerindeki etkinliğini sürdürme isteği yatmaktadır.
Moskova Antlaşması’nın tekrarı niteliğinde olan Kars Antlaşması ile:
- Nahcivan’a muhtariyet verilmesi,
- Taraflar arasında sağlık, güvenlik, ticaret ve gümrük konularında iş birliği yapılması,
- İstanbul’un güvenliğinin sağlanması ve Boğazların ticarete açılması
karar altına alınmıştır. Kars Antlaşması, Doğu sınırımızı büyük ölçüde güvence altına almıştır.
Ankara Antlaşması
- İnönü Savaşı’ndan sonra TBMM ile anlaşmak için Ankara’ya elçiler gönderen Fransa, Kütahya-Eskişehir yenilgisinden sonra bekleme politikası izlemiş, ancak Sakarya Savaşı’nın kazanılması üzerine Ankara Antlaşması imzalanmıştır.
Antlaşmaya göre:
- Fransa işgal ettiği toprakları boşaltacaktır.
- Boşaltılan topraklarda genel af ilan edilecektir.
- Hatay’daki Türklere geniş haklar tanınacak ve Hatay özerk bir bölge olacaktır.
- Fransa TBMM’yi ve Misak-ı Milli’yi tanıyacaktır.
- Caber Kalesi Türk bayrağı altında, Türk mülkü olarak kalacaktır.
Not 1: Fransa, TBMM’yi ve Misak-ı Milli’yi tanıyan ilk İtilaf Devletidir. Bu, İtilaf Devletleri arasındaki görüş ayrılıklarını göstermesi açısından önemlidir.
Not 2: Bu durum, İtilaf Devletleri arasındaki görüş ayrılığını artırmıştır. Güney Cephesi kapanmış ve buradaki askerlerimiz Batı Cephesi’ne kaydırılmıştır.
Not 3: Batum’dan sonra Hatay’ın Fransa’ya bırakılması, Misak-ı Milli’den verilen ikinci tavizdir.
Mudanya Ateşkes Görüşmeleri ve Antlaşması
Mudanya Ateşkes Görüşmeleri ve Antlaşması, Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin zaferle sonuçlanmasının ardından, savaşın askeri aşamasını sona erdiren önemli bir dönüm noktasıdır. İtilaf Devletleri ile TBMM temsilcileri arasında Mudanya’da yapılan görüşmeler sonucunda Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalanmıştır.
Mudanya Ateşkes Antlaşması’na göre:
- Türk ve Yunan kuvvetleri arasındaki savaş sona erecektir.
- Yunan kuvvetleri, Meriç Nehri’ne kadar olan Doğu Trakya’yı 15 gün içinde boşaltacaklardır.
- Doğu Trakya, TBMM’nin jandarma kuvvetlerine bırakılacaktır (ancak bu kuvvetler 8.000’i geçmeyecektir).
- İstanbul, Boğazlar ve çevresinin yönetimi TBMM Hükümeti’ne bırakılacaktır. Ancak İtilaf Devletleri, barış antlaşması imzalanıncaya kadar İstanbul’da asker bulundurabilecektir.
- Barış antlaşması yapılıncaya kadar Türk silahlı kuvvetleri, Çanakkale ve İzmit yarımadasında belirlenen çizgiyi geçemeyecektir.
Bu Antlaşma ile:
- Türk Kurtuluş Savaşı’nın askeri safhası sona ermiştir. Artık sorunlar diplomatik yollarla çözülmeye çalışılacaktır.
- Yeniden silahlı çatışmaya girilmeden diplomatik başarılarla Doğu Trakya ve İstanbul kurtarılmıştır. Bu, TBMM’nin büyük bir siyasi zaferidir.
- İstanbul, Boğazlar ve çevresinin TBMM Hükümeti’ne bırakılması ile Osmanlı Devleti hukuken sona ermiştir. İtilaf Devletleri, artık TBMM’yi muhatap almak zorunda kalmışlardır.
Lozan Antlaşması
Kurtuluş Savaşı’nın siyasi zaferi olan Lozan Antlaşması, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileri ile İtilaf Devletleri arasında İsviçre’nin Lozan şehrinde yapılan uzun müzakereler sonucunda imzalanmıştır. Türkiye’yi bu zorlu süreçte İsmet İnönü, Hasan Saka ve Dr. Rıza Nur başdelegeler olarak temsil etmişlerdir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün taviz verilmemesini istediği iki temel konu:
- Ermenilerin yurt talebi
- Kapitülasyonların kaldırılması
Lozan görüşmelerinde bu iki konuda kesinlikle geri adım atılmamıştır.
Lozan Antlaşması’nda Alınan Başlıca Kararlar:
- Sınırlar:
- Batı Sınırı: Yunanistan ile Mudanya Ateşkes Antlaşması, Bulgaristan ile İstanbul Antlaşması esas alınmıştır.
- Doğu Sınırı: Kars Antlaşması esas alınmıştır.
- Güney Sınırı: Ankara Antlaşması esas alınmıştır.
- Irak Sınırı: Bu sorun çözülememiş ve İngiltere ile Türkiye arasında daha sonra yapılacak görüşmelere bırakılmıştır.
- Kapitülasyonlar: Tamamen kaldırılmıştır. Bu, Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığı açısından hayati bir adımdır. Düyun-u Umumiye İdaresi’nin Türkiye’deki görevi sona ermiştir.
- Azınlıklar: Antlaşmaya göre Türkiye’deki tüm azınlıklar Türk vatandaşı olarak kabul edilmiştir.
- İstanbul’un Boşaltılması: İtilaf Devletleri’nin İstanbul’u 45 gün içerisinde boşaltması kararlaştırılmıştır.
- Patrikhane: Tüm ısrarlara rağmen İstanbul dışına çıkarılmamıştır. Bu, Lozan’da her iki taraf arasında uzlaşılan ilk konulardan biridir.
- Adalar:
- Kıbrıs İngiltere’ye,
- On İki Ada İtalya’ya,
- Ege Adaları Yunanistan’a bırakılmıştır.
- Bozcaada ve Gökçeada ise Türkiye’ye bırakılmıştır.
- Savaş Tazminatı: Yunanistan’ın savaş tazminatı olarak Bosnaköy ve Karaağaç Türkiye’ye bırakılmıştır.
- Boğazlar: Boğazlar, başkanı Türk olan uluslararası bir komisyon tarafından yönetilmeye devam edecektir. Bu durum, Türkiye’nin Boğazlar üzerindeki egemenliğini kısıtlayan bir madde olmuştur. (Daha sonra Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile bu durum değişecektir.)
- Dış Borçlar: Osmanlı Devleti’nden ayrılan devletlere yüz ölçümleri oranında borçlar paylaştırılmıştır. Türkiye’nin payına düşen borçlar taksitlendirilmiştir.
- Nüfus Mübadelesi: Batı Trakya’da oturan Türkler ile İstanbul’da oturan Rumlar yerleşik (etabli) sayılacak, diğerleri ise yer değiştirecektir. Bu madde, uzun ve zorlu bir süreci beraberinde getirmiştir.
Lozan Antlaşması, yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını ve uluslararası alandaki yerini tescil eden, Kurtuluş Savaşı’nın siyasi bir zaferi olarak tarihe geçmiştir. Sevr Antlaşması’nın geçersizliğini tüm dünyaya ilan eden bu antlaşma, Türkiye’nin egemenlik haklarını büyük ölçüde güvence altına almıştır.
Umarım bu detaylı anlatım, Kurtuluş Savaşı’ndaki cepheler ve antlaşmalar konusunu anlamanıza yardımcı olmuştur. Unutmayın, bu mücadele ve kazanılan zaferler, Türkiye Cumhuriyeti’nin temelini oluşturmaktadır. Başarılar dilerim!